Bu makale 6866 kez okundu.
Konu: Kambiyo senedine dayalı menfi tespit davalarında, davacı-senet (bono) keşidecisi, lehtarın (ya da; davacı-senet lehtarı, senedi ciro ile elinde bulunduran iyiniyetli davalı-hamilin), senedin dayandığı temel ilişki (senedin düzenlenme nedeni) konusunda mahkemede açıklamada bulunmasını (yargılama sırasında; isticvap edilmesini “HMK.m. 269 vd.”) talep edebilir mi?
Hakim, menfi tespit davasında, davalı-senet lehtarını (ve senedi ciro yoluyla elinde bulunduran, iyiniyetli davalı-hamili), senedin düzenlenme nedeni hakkında isticvap “HMK.m. 269 vd.” edebilir mi?
*
Bilindiği gibi; kambiyo senedinin düzenlenme sebebini teşkil eden temel borç ilişkisinden soyut (mücerret) olma niteliğinden dolayı, senet lehtarının ‘temel borç ilişkisini ve bu ilişki nedeniyle senet borçlusundan alacaklı olduğunu’ ispatlamasına gerek yoktur. Soyutluk ilkesinin gereği olarak, davacının, kambiyo senedine bağlı alacağını ispat için sadece senedi sunması yeterli olup, başka herhangi bir delil ibraz etmesi gerekli değildir. Anılan ilke uyarınca, kambiyo senedine dayalı alacaklar bakımından ispat yükü yer değiştirir. Bu çerçevede, senet borçlusunun senedin düzenlenmesine dayanak teşkil eden temel borç ilişkisini ve bu ilişki kapsamında borçlu olmadığını ispatlaması gerekir. Diğer yandan, kambiyo senedinin, temel borç ilişkisine taraf olmayan üçüncü kişilere devredilmesi durumunda, temel borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi def’ilerin üçüncü kişilere kural olarak ileri sürülememesi nedeniyle, senet borçlusunun durumu daha da ağırlaşmaktadır.
A-U y g u l a m a d a; gerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve gerekse Yargıtay 19. Hukuk Dairesi bu konudaki içtihatlarında çok açık ve kesin şekilde “kambiyo senetlerindeki mücerretlik (soyutluk) ilkesi uyarınca; senet lehtarının (ve senedin iyiniyetli olan son hamilinin) senedin düzenlenme nedeni (temel ilişki) yönünden isticvap “HMK.m. 269 vd.” edilemeyeceğini” belirtmiştir. Gerçekten;
a)Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 21.06.2021 T. E: 6291, K: 5241 sayılı kararında; “Davalı yanın mücerretlik savunmasının geçerliliğini koruduğunu, bedelsizlik iddiasının, aynı zamanda suç teşkil eden bir fiil olmakla, yemin ve isticvapla da kanıtlanmasının mümkün olmadığını” (www.e-uyar.com) belirtmiştir.
b)Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 26.05.2022 T. E: 7293, K: 4120 sayılı kararında; “Çekin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davalarında ispat yükünün davacı-borçlu üzerinde olduğu, davacının ileri sürdüğü iddiaları kesin delillerle ispat etmesi gerekeceği, dava ve takip konusu çekin davalı-alacaklının ticari defterlerine kaydedilmemiş olmasının onu hükümden düşürmeyeceği gibi, çekin mücerretlik niteliğine de etkili olmayacağını” (www.e-uyar.com) belirtmiştir.
c)Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.11.2019 T. E: 285, K: 5221 sayılı kararında; “Davalı tarafa, davaya konu senetlerin mal karşılığı veya niçin alındığının sorulmasına ilişkin isticvap talebinin yerinde olmadığını” (www.e-uyar.com) belirtmiştir.
B-D o k t r i n d e de; aynı husus; bilimsel eser ve makalelerde açıkça ifade edilmiştir. Gerçekten;
-”Kambiyo senedine dayalı menfi tespit davalarında, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacının kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığı iddiasını yazılı (kesin) delillerle ispatlaması gerekir. Kambiyo senedi HMK. açısından ‘senet’ vasfında olduğundan, kambiyo senedine karşı ileri sürülen bedelsizlik iddiaları hakkında, senede karşı kesin delillerle ispat kuralı (HMK.m. 201) geçerlidir.
Kambiyo senedinin, yaratılma sebebini teşkil eden temel borç ilişkisinden soyut (mücerret) olma niteliğinden dolayı, senet lehtarının temel borç ilişkisini ve bu ilişki nedeniyle senet borçlusundan alacaklı olduğunu ispatlamasına gerek yoktur. Soyutluk ilkesinin gereği olarak, davacının kambiyo senedine bağlı alacağını ispat için sadece senedi sunması yeterli olup başka herhangi bir delil ibraz etmesi gerekli değildir.
HMK’da kabul edilen delil sisteminin gereği olarak, kambiyo senedine karşı ileri sürülen bedelsizlik iddialarının her türlü delille ispatlanması mümkün değildir.
Kambiyo senetlerinde soyutluk ilkesinin temel borç ilişkisinden bağımsız olarak borç yaratılmasına cevaz vermesi nedeniyle, bu senetlerin günlük hayatta çok çeşitli amaçlara yönelik olarak düzenlendikleri ve bir çok durumda kötüye kullanıldıkları görülmektedir. Kambiyo senedi düzenlenmek suretiyle, gerçek veya geçerli bir dayanağı olmayan borç ilişkileri yaratılmakta ve aslında herhangi bir borcu olmayan kişiler hukuki ya da ahlaki açıdan meşru görülemeyecek çeşitli amaçlarla cebri icra tehdidi altında bırakılmaktadır.
Kambiyo senetlerine dayalı menfi tespit davalarında ispat konusunda Yargıtay, genellikle senede karşı senetle ispat kuralına dayalı olarak katı bir yaklaşım göstermektedir. Şöyle ki; dava tarafları arasında kambiyo senedi düzenlenmesini olası kılan herhangi bir ticari ya da hukuki ilişkinin bulunmaması, kambiyo senedi borçlusunun ekonomik durumuna nazaran mümkün olamayacak kadar büyük miktarlarda borç altına girmesi, borçlunun ekonomik ve sosyal konumu ile bağdaşmayacak bir şekilde kambiyo senedi ile borçlanması ve normallik ölçütünü esas alan benzeri emarelere dayandırılan menfi tespit talepleri, Yargıtay tarafından ‘soyutluk ilkesi’ ve ‘senede karşı senetle ispat kuralı’ gerekçe gösterilerek genellikle isabetli bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, senet borçlusu ile lehdarı arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi def’ilerin sonraki hamillere ileri sürülebilmesi için, hamilin ‘bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması’ gerekmektedir. ‘Bilerek borçlunun zararına hareket’ kavramı, ‘hamilin senedi devralırken kötüniyetli olarak borçlunun şahsi def’ilerini ileri sürme hakkını kaybedeceğini bilmesi ve bunun bilinciyle senedi devralmasını’ ifade eder. Hamilin ‘şahsi def’inin varlığını bilmesinin gerekmesi’ bu anlamda yeterli değildir… ”[1]
- “Soyutluk(mücerretlik) ilkesi; kıymetli evrak niteliği taşıyan bir senedin içerdiği hakkın temel ilişkiden bağımsızlığını(soyutluğunu) ifade eder. Somut olarak, herhangi bir kıymetli evrakın düzenlenmesine; satım, ödünç, bağışlama, yayın, taşıma veya ortaklık gibi bir sözleşme sebep olur. Örneğin, bir satım sözleşmesinden doğan bedel için, alıcı satıcıya, bizzat satıcının veya onun gösterdiği üçüncü bir kişinin lehtar olduğu bir bono düzenlemiş ise, temel ilişki olan satım sözleşmesi dışında ilaveten bir bono ilişkisi kurulmuş olur. Bu durumda bononun içerdiği alacak hakkının temel ilişkiden bağımsız olması, bononun temel ilişkiyi teşkil eden satım sözleşmesinden soyutluğunu ifade eder. Bu soyutluk dolayısıyla temel ilişkideki bozukluklar, bono ilişkisini etkilemez ve temel ilişkiden doğan def’iler bono ilişkisinde -kural olarak- ileri sürülemez. Onun için, poliçe, bono ve çek gibi senetler soyut –sebepsiz kıymetli evrak- olarak adlandırılır….
Soyutluk, kıymetli evrak hamilinin durumunu güçlendirir ve bu sebeple de kıymetli evraka güveni arttırıp tedavülünü sağlar. Çünkü soyutluk ilkesi nedeni ile, birçok def’i ileri sürülemez (6102 s. TTK. m. 659,686,687,825) konumda bulunur.
Senette yer alan hak ile bu hakkın oluşmasına neden olan temel borç ilişkisi arasında herhangi bir bağlılık yoktur. Kambiyo senedinin temel borç ilişkisinden bağımsız bir varlığı vardır. Kambiyo senedi bir defa düzenlendikten sonra, doğumuna neden olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk, kambiyo senedinin geçerliliğine etkili olmaz. Kambiyo senedine dayalı bir talep ile karşılaşan bir borçlunun, borçlanmasına neden olan temel borç ilişkisindeki sakatlığı ileri sürememesi, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesinin bir sonucudur. Mücerretlik ilkesi, senedin el değiştirmesi, tedavülü halinde söz konusu olur.”[2]
- “Kambiyo senetleri, ‘mücerret bir alacak’ ihtiva eder. Kambiyo senetlerinin mücerretliği konusunda (BK. m. 18) doktrinde ittifak vardır. Mücerretlik, ticari senedin asıl borç ilişkisinden bağımsız bir varlığının olması anlamında gelir. Ticari senet, sebebi işaret edilmeyen, renksiz bir alacak hakkını ihtiva eder. Bu alacak, dayanağını bizzat, doğrudan doğruya kendinde bulmaktadır; temeldeki ilişkiden bağımsız bir varlığa sahiptir. Bu sebeple, alacaklı, bir ihtilaf vukuunda talebini ve davasını bu senede dayandırabilir; senedin düzenlenmesine sebep olan asıl borç ilişkisini ileri sürmek zorunda değildir; yani, böyle bir münasebetin varlığını, mahiyetini ispat mükellefiyeti yoktur. Geçerli bir borç münasebeti olmadığının ispatı, bu konuya ilişkin def’ilerin dermeyanı işi, borçluya bırakılmıştır(ispat mücerretliği). Ticari senetteki talep hakkı, asıl borç münasebetinden müstakil olarak devredilebilir (maddi mücerretlik). Ticari senedin içerdiği (mündemiç) alacak hakkı, temel münasebetin tabi olduğu hukuk kurallarına değil, o ticari senedin kendine ilişkin hukuk kurallarına tabidir.”[3]
- “Kıymetli evrakta soyutluk(mücerretlik) ilkesinin varlığı kabul edilmektedir. Kıymetli evrak herhangi bir olay ya da hukuki ilişkiye dayanmakla birlikte, bu olay veya hukuki ilişkiden söz edilmeksizin de kıymetli evrak düzenlenebilir. Söz gelimi, değinilen olay veya hukuki ilişki sonucu düzenlenen kıymetli evrakta, olay veya hukuki ilişkiden söz edilmeksizin kambiyo ilişkisi de benimsenmiş olabilir. Bu şekilde oluşan kıymetli evraka karşı; satış, bağış, kira veya yasaya aykırılık halleri ileri sürülemez. Eğer bu hallerin ileri sürülebileceği söz konusu ise, yani kira ya da satış sözleşmesi sonucu senede açıkça yansıtılmış ise, bu durumda ’illi olma’dan söz edilebilir.”[4]
- “Kıymetli evrakın içerdiği hakkın hukuki nedenin senette açıklanmamış olduğu hallerde soyut (mücerret) kıymetli evraktan söz edilir. Bu tür kıymetli evrakta, kıymetli evrakın/senedin içerdiği hak ile kıymetli evrakın doğumuna neden olan temel ilişki(hukuki neden) arasında ilinti kurmak mümkün değildir. Kıymetli evrak borçlusunun borcu ve kıymetli evrak alacaklısının alacak hakkı, bir diğer anlatımla senette borçlanılan edimin kapsam ve içeriği bakımından sadece senet belirleyicidir.
Soyut (mücerret) kıymetli evrak, dayanağını TBK 18’de bulur.
Anılan hükme göre, borcun sebebini içermemiş olsa bile, borç tanıması(ikrarı; eBK 17) geçerlidir.
Soyut (mücerret) kıymetli evrak, yaratılmakla hüküm ifade eder; bu tür kıymetli evrak, temel ilişkiden(hukuki neden) bağımsızdır; temel ilişkideki aksaklıklar/bozukluklar kıymetli evrakı etkilemez.
Soyut (mücerret) kıymetli evrakta sadece senet metni belirleyici olduğu için, biçimsel soyutluk/ispat soyutluğu (ispat yükünün yer değiştirmesi) ve maddi soyutluk (temel ilişkiden doğan kişisel def’ ilerin kambiyo senedini ciro+ zilyetliğin geçirilmesi yolu ile devralmış ‘iyiniyetli’ üçüncü kişilere karşı ileri sürülememesi) kavramaları gündeme gelir…”[5]
-“Ticari senetlerde tecessüm eden hak, ilk müktesipten (lehtardan) sonra gelen hüsnüniyetli hamiller için mücerret bir haktır….. Bu itibarla alacağın temlikinde de olduğu gibi, adi hukuk münasebetlerinden doğan şahsi def’iler, sonraki iyiniyetli hamillere karşı dermeyan edilemez( eTTK m.599 ). Bundan dolayıdır ki nama yazılı olmaya ticari senetler ‘amme itimadına mahzar kıymetli evrak’ sayılmaktadır. Senette yazılı hakkın sonraki hamiller için adi hukuk münasebetinden müstakil, mücerret olması, ticari senetlerin emniyetle tedavülünü sağlayan çok önemli bir unsurdur.” [6]
- “ Kambiyo senetleri illi olamayan(mücerret/soyut) kıymetli evraktandır. Senedin geçerli olabilmesi, senedin mutlaka mevcut ve geçerli bir hukuki işleme dayanılarak düzenlenmiş olması gerekmez. Böyle bir işlemin olmaması veya mevcut olan işlemin sonradan ortadan kalkması yahut mevcut olan işlemin geçersiz olması, senedi geçersiz kılmaz.”[7]
- “ Ticaret hukuku bakımından ‘kıymetli evrak soyutluğu’ özel bir kavram olup, sonuçları bakımından medeni hukuk anlamındaki ‘soyutluk ilkesi’ne göre bazı farklılıklar gösterir. Bizi burada ilgilendiren; kıymetli evraktaki soyutluk ilkesi, ‘senet borçlusunun, bu hak kendisinden talep edildiğinde, buna karşı, kıymetli evrak yoluyla borçlanmasına neden olan temel borç ilişkisindeki sakatlığı yani senet dışı olguları def’i olarak ileri sürememesine’ denilir.” [8]
- “Kıymetli evrakın soyutluğu, senette gerçekleştirilen kambiyo taahhüdü işlemlerinin soyutluğunu ifade eder. Yani bir kambiyo işlemi (bir kambiyo senedinin düzenlenmesi, ciro edilmesi, aval verilmesi gibi) bu işlemin yapılmasına hamil olan temel ilişkinden bağımsızdır. Diğer bir değişle, temel ilişki sakat olsa hatta hiç bulunmasa (hatır senetlerinde, hatır işlemlerinde olduğu gibi) ya da sonradan ortadan kalkmış olsa dahi, kambiyo işlemi sıhhatli olarak doğar. Temel ilişkideki eksiklikler bir şahsi def’i teşkil eder ve ancak şahsi def ’ilerin ileri sürülme yeteneğinin sınırları içinde kullanılabilir. Bu nedenle diyebiliriz ki; kıymetli evrakta ‘senedin soyutluğu’ senedin ilk cirosundan itibaren başlar. Senet, tarafları arasında soyut değildir. Senedin tarafları kavramı, borç tanıması niteliğindeki ikili bir ilişki olan bonoda keşideciyi ve lehtarı, havale temeli üzerine kurulu poliçe ve çekte keşideci, muhatap ve lehtarı kapsar. Senedin ciro edilmesi halinde ise, işlemin tarafları ciranta ile ciro edilendir.
Bundan başka alacağın temliki hükümlerine göre devir edilebilen nama yazılı senetler de, soyutluk niteliğinden yoksundur (TTK 687(2).)…” [9]
- “Kıymetli evrak niteliğini taşıyan senetlerden bazıları sebepli (illi), bazıları ise soyuttur (mücerrettir). Onun için kıymetli evrak doktrininde ve mahkeme karalarında illi olan ve olmayan kıymetli evrak ayrımı yapılır, illi olmayan kıymetli evrakta soyutluk ilkesi geçerlidir. Poliçe, bono ve çek bu ilkenin hâkim kılındığı illi olmayan kıymetli evrak kategorisine girerken, hisse senedi, konşimento, ipotekli borç senedi, soyutluk ilkesinin uygulanmadığı illi kıymetli evraka örnek oluştururlar.
Mücerretlik, kıymetli evrak hamilinin durumunu güçlendirir ve bu sebeple de kıymetli evraka güveni arttırıp onun yoğunlukla kullanılmasını yani tedavülünü sağlar. Çünkü mücerretlik ilkesi nedeniyle birçok def’i saf dışı kalır. Mesela, alacağın temlikinin illi bir işlem olduğu kabul edilecek olursa, hukuki sebebi oluşturan temel işlemin geçersizliği, tasarruf işlemini yani temliki de etkileyip onu da hükümsüz hale getirecek, alacak temlik edende kalacaktır. O halde zaten mücerretlik söz konusu olmayacaktır….
Soyut kıymetli evrakta senet, temel ilişkinin tarafları arasında kaldığı sürece mücerretlik kuralları uygulanamaz. Ancak, alt ilişkinin tarafları arasında da soyutluğun bazı ilkeleri vardır. Birinci etki, mücerretliğin BK. m. 62’den doğan alt ilişkiye ait zaman aşımı def’ini bertaraf etmesidir. Şöyle ki, zamanaşımına uğramış bir borç için mücerret bir kıymetli evrak, mesela poliçe, bono veya çek veren kişi, taraflar arasında dahi zamanaşımı def’ine dayanamaz. İkinci olarak, kıymetli evrakın verilmesini tecdit kabul edilebildiği hallerde, temel ilişkideki def’iler taraflar arasında da ileri sürülemez hale gelir.” [10]
- “Nedenden soyutlanmış (illetten mücerret) kıymetli evrakta, kıymetli evrakın düzenlenmesine neden olan esas hukuki ilişki, kıymetli evrak üzerinde etkili değildir. Kıymetli evrak mutlaka bir nedene dayalı olarak düzenlenir; satılan malın bedeli olarak, kira alacağı olarak, ödünç olarak verilen paranın geri alınması için olduğu gibi. İşte düzenlenen senetle önceki ilişkinin birbirinden ayrı olması, nedenden soyutlanmış olmasından kaynaklan-maktadır.
Kambiyo senetleri, doğumlarına neden olan hukuki işlemle bağlı durumda bulunmayan senetlerdir. Bu nedenle, senedin doğumuna neden olan hukuki işlemdeki sakatlık hali, kambiyo senetlerine yansımaz. Senedin devrinde, hamil, cirantanın haklarını değil senette yazılı olan hakları devralır. Bunun sonucu; temel işlem sakat veya geçersiz olsa da, soyut kambiyo senedinin geçerliliğine zarar gelmez…” [11]
- “Herhangi bir borç ilişkisi sebebiyle kıymetli evrak düzenlenmesi halinde, taraflar arasında biri temel (alt) ilişki, diğeri kıymetli evrak ilişkisi olmak üzere iki ayrı hukuki ilişki vardır. İşte, düzenlenmesine sebep olan temel ilişkiyle ilgisi kopuk olan kıymetli evraka ‘soyut (illetten-sebepten mücerret) kıymetli evrak’ denir. Soyut kıymetli evrakta, temel ilişki bir sebeple sakat olursa bundan kıymetli evrakın geçerliliği etkilenemez. Temel ilişkinin sakatlığı ile ilgili iddialar, temel ilişkinin tarafı olanlar arasında belirli sınırlar dâhilinde ileri sürülebilirse de, kıymetli evrak iyiniyetli üçüncü şahsılara devredildikten sonra artık bunlara karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.” [12]
- “Kıymetli evrakların düzenlenmesi, başlı başına bir amaç değildir. Bir kıymetli evrak, kural olarak belirli bir sebebe dayanır. Bu sebep genellikle bir sözleşme olmaktadır. Kıymetli evraklar, düzenlenmesine ‘sebep olan temel hukuki ilişki ile olan durumuna göre sebebe bağlı olan (illi) kıymetli evrak’ ve ‘sebebe bağlı olmayan (soyut) kıymetli evrak’ olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Düzenlenmiş kıymetli evrakta yer alan hak, düzenlenmesine sebep olan temel ilişkideki haktan bağımsız değilse, burada ‘sebebe bağlı (illi) kıymetli evrak’tan söz edilir. İlli kıymetli evrakta yer alan hak, temel ilişkide yer alan hakkın varlığına ve geçerliliğine bağlıdır. Temel ilişkide yer alan hakkın yokluğu yahut geçersiz olması durumunda, kıymetli evrakta yer alan hak da yoktur yahut geçersizdir. Bu açıdan illi kıymetli evrakta yer alan hak, temel ilişkiye uygulanan hukuk kurallarına tabidir…
‘Soyut kıymetli evrak’larda ise kıymetli evrakta yer alan hak, temel ilişkide yer alan haktan tamamen bağımsızdır. Temel ilişkiden doğan hakkın varlığı veya geçersizliği ilgili herhangi bir aksaklık, kıymetli evrakta yer alan hakkı etkilememektedir. Temel ilişkide yer alan hak sakatlansa bile, soyut kıymetli evrakta yer alan hak, bu sakatlıktan etkilenmeyerek varlığını sürdürür. Bu açıdan soyut kıymetli evrakta yer alan hak, düzenlenmesine sebep olan temel ilişkinin tabi olduğu hukuk kurallarına değil kıymetli evrakın kendine ilişkin düzenlenmiş hukuk kurallarına tabidir.
Kambiyo senetleri soyutluk niteliğine sahiptirler. Kambiyo senedinin düzenlenmesiyle birlikte, kural olarak temel ilişkiden bağımsız yeni bir hukuki durum yaratılmış olmaktadır.
Kambiyo senedi düzenlenmekle oluşan kambiyo ilişkisi, sözleşmede yaratılan ilk durumdan (temel ilişkiden) bağımsızdır…
Kambiyo senedinin düzenlenmesiyle birlikte soyutluk ilkesi kendiliğinden ortaya çıkmaz. Soyutluk ilkesi, senedin lehtarın elinden çıkması ile başlar…” [13]
- “Kambiyo senetleri mücerret, sıkı sıkıya şekle bağlı, emre yazılı ve kamu itimadına mahzar senetlerdendir. Bu vasıfları dolayısıyla, kambiyo senetleri, tedavül kabiliyeti en fazla olan senetlerdendir…
......Kambiyo senetleri BK. 17. maddesi hükmü anlamında mücerrettir. Ancak kambiyo taahhüdü, asıl borç münasebetinden ‘müstakil’ bir borç doğurur. Bu sebeple doğrudan doğruya münasebet içinde bulunmayanlar arasında şahsi defiler ileri sürülemez…
Poliçe ve çekte keşideci ve lehtar arasındaki asıl borç münasebetine ‘bedel münasebeti’, keşideci ile muhatap arasındaki illi münasebete de ‘karşılık münasebeti’ denir.
Kambiyo senetleriyle asıl borç münasebetinden ‘müstakil’ bir borcun doğması, senette yazılı hakkın dermeyanını (ileri sürülmesini) kolaylaştırır ve senet alacaklısına ‘emniyet’ bahşeder…” [14]
- “Kıymetli evrakta yerleşen hak, yalındır; borç nedeninin senette ayrıca gösterilmesi gerekmez.
Gerçekten, hamil senedi iktisap ederken keşideci ile lehtar arasında mevcut ilişkileri hesaba katmaya mecbur değildir. Zira, onlar arasında kararlaştırılan hakkı değil senette yansıyan bir hakkı devir almaktadır. Bu açıdan, senedin (sebepten mücerret) oluşu, önem kazanmaktadır…” [15]
- “Ticari senetlerin tedavülüne imkan veren diğer bir unsur, bunların sebepten mücerret olarak ihdas edilmiş olmalarıdır. Elden ele geçişleri, sebepten ayrı cereyan ettiğinden uzun bir tetkike, hele şüphe ve tereddütlere yol açmazlar; mutlak butlan niteliğindeki defiler dışında iyiniyetli hamillere karşı hiçbir sebep ileri sürülemez…” [16]
- “Kambiyo senetleri illetten mücerret senetlerdir. Kambiyo senedinin doğumuna neden olan asıl borç ilişkisindeki sakatlık, kambiyo senedinin geçerli olup olmamasını etkilemez. Asıl borç ilişkisi geçersiz olsa bile kural olarak kambiyo senedi hukuki geçerliliğini sürdürür.” [17]
- “Kıymetli evrakta soyutluk (mücerretlik) kuralı geçerlidir. Kıymetli evrakta senette yer alan hakla, bunun kurulmasına neden olan temel borç ilişkisi arasında bağlantı yoktur. Senedin asıl borç ilişkisinden bağımsız bir varlığa sahip olduğu varsayılır. Kıymetli evrakta yerleşen hakkın yalın ve temeldeki nedeni içermemesi ya da ondan bağımsız bir varlığa sahip olması yüzünden, iyiniyetli hamile temel borç ilişkisinin varlığını kanıt yükümü olmaksızın doğrudan buna dayanma olanağını vermektedir, kıymetli evrakta yer alan hakkın temel ilişkiden bağımsız biçimde devri olanaklıdır. Ayrıca, söz konusu hak temel borç ilişkisi dışında kendine özgü kurallara bağlıdır. Gerçekten, hamil senedi iktisap ederken, keşideci ile lehtar arasındaki mevcut ilişkileri hesaba katma yükümünde değildir. Çünkü onlar kararlaştırılan hakkı değil senette yansıyan bir hakkı devralmaktadır…” [18]
- “Kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi uyarınca, senette yer alan hak ile bu hakkın oluşmasına neden olan temel borç ilişkisi arasında bir bağlılık yoktur. Senet, temel borç ilişkisinden bağımsız bir varlığı haizdir.
Ticari senetler bakımından, asıl ilişkiye dayanması gereken kazandırıcı işlemlerin mücerretliği, ‘bir kazandırıcı işlemin geçerliliği, o işlemin dayanağı olan asıl borç ilişkisinin geçerli olmasına bağlı değilse, o kazandırıcı işlem mücerrettir’ şeklinde tanımlanabilir. Ticari senetlerde, asıl borç ilişkisinden meydana gelen defilerin ileri sürülememesinin, mücerretlik prensibinin bir sonucu olmayıp, mücerretliğin defilerin ileri sürülememesi değil aksine ileri sürülebilmesi imkânı olur.
Kıymetli evrakın mücerretliği, ticaret hukukunda kendine özgü bir kavramdır. Burada, senede dayalı bir talep hakkı ile karşı karşıya kalan borçlunun borçlanmasına neden olan temel borç ilişkisindeki sakatlığı ileri sürememesi, kıymetli evrakın mücerretliği ilkesinin sonucudur. Bu mücerretlik, senedin el değiştirmesi (tedavülü) halinde bahse konu olur. Yalnız senedi elinde bulunduran (hamil) aynı zamanda o işlemle taraf ise bu işlemden doğan defiler ona karşı da ileri sürebilir. Mücerretlik, tam anlamıyla sadece ticari senetlerde söz konusudur. Bir kısım senetler, kıymetli evrak mahiyetinde olduğu halde bunların ‘mücerretlik niteliği’ yoktur... [19]
- “…Kambiyo senetlerinde, temel ilişkiden bağımsız bir hak devrolunabilir. Bu hak, asıl borç ilişkisinden ayrı bir haktır. Hamil, istisnalar dışında senette görülen hakkı devralır. Keşideci ile lehtar arasındaki temel ilişki onu ilgilendirmez…” [20]
- “…Kambiyo taahhüdünde bulunmak için temel borç ilişkisinin bulunması normal ve mutat ancak şart değildir. Karşılıksız veya hatır için bile kambiyo taahhüdünde bulunu-labilir…
Senedin mücerretliğinin en önemli göstergesi, senedin ilk hamili tarafından devredilmesiyle borçlunun asıl borç ilişkisindeki eksiklikleri veya farklı mutabakatı iyiniyetli hamillere karşı ileri sürememesidir.
Biri asıl borç münasebetinden, diğeri kambiyo münasebetinden doğan iki ayrı talep hakkı birbirine paralel mevcudiyetini korur. Bu haklar birbirinden bağımsız ve varsa teminatlar birbirinden ayrıdır.
Adi alacak ödenmiş ancak kambiyo senedi tedavül ederek iyiniyetli üçüncü bir şahsın elinde bulunuyorsa, adi alacağın ödenmesi kambiyo taahhüdünü ortadan kaldırmaz. Olsa olsa borçluya temel ilişkiden kaynaklanan şahsi defi hakkı verir. Bu hak, iyiniyetli hamile karşı kullanılamaz; bu durumda borçlunun hamile ikinci bir ödemede bulunması gerekir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda borçlu, fazla ödeme nispetinde ve haksız iktisap kaidelerine dayanarak, adi alacağı tahsil edenden hakkını talep eder (TK. m. 732; BK. m. 77/82).” [21]
- “Soyutluk ilkesi, kambiyo taahhüdünün geçerliliğini etkileyen unsurlardan olup (TTK m. 671/1-b, 776/1-b, 780/1-b) ispat yükünün yer değiştirmesi (alacaklı lehine) ve kişisel defilerin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülememesi sonuçlarını doğurur. Öte yandan kambiyo senedinin düzenlenmesiyle temel ilişkiye dayanan hak ile senet arasında birbirini içine alan, saklı tutan bir ilişki kurulmaktadır (TTK m. 645). Nitekim bu ilişki nedeniyle temel borç ilişkisi, kambiyo senedinden bağımsız olarak ileri sürülemez. Eş söyleyişle, alacaklının temel ilişkiye dayanabilmesi için kambiyo ilişkisinin sona ermesi gerekir. Bu bağlamda kambiyo senediyle bünyesindeki temel ilişkisinin ispat açısından da ayrı ayrı düşünülemeyeceği kabul edilmelidir. Dolayısıyla tamamen kendi iradesiyle bir kambiyo senedi düzenleyerek bir miktar parayı alacaklıya ödeme taahhüdü altına giren borçlu, imzasının hukuki sonuçlarına katlanmak durumundadır. Bu bağlamda kambiyo borçlusu, senetle ispat zorunluluğunun istisna olduğu haller dışında (HMK m. 203) senedin bedelsiz olduğunu ancak kesin delillerle ispatlayabilir.” [22]
Kaynakça:
Bozer A ve Celal G, Kıymetli Evrak Hukuku (Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Enstitüsü, 2020)
Can H ve Güner S, Kıymetli Evrak Hukuku (Hacettepe Üniversitesi, 1994)
Can M, Kıymetli Evrak Hukuku(Ders Kitabı) (İmaj, 2012)
Ceylan N, Kambiyo Senetlerine Dayalı Olarak Açılan Menfi Tespit Davas (Seçkin Yayınevi, 2022)
Coşkun M, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku (3. Baskı, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2016)
Çamoğlu E, Kambiyo Senetlerinde Borçlunun Defileri (Savunmaları) (BATİDER Eylül/2019, S:3,s:18 vd.)
Çiçekli AF, Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takipte Menfi Tespit Davasının Nitelikleri (Süleyman Demirel Üniversitesi Huk. Fak. Der. C: XI, S: 2, 2021, s. 894 vd.)
Eriş G, Kıymetli Evrak (2. Baskı, Seçkin Yayınevi, 2016)
Ertekin E ve Karataş İ, Uygulamada Ticari Senetler (Poliçe-Bono-Çek) (3.Bası, Turhan Kitabevi, 1998)
Göksoy YC, Kambiyo Senetlerine Dayalı Menfi Tespit Davalarında İspat Yükü Açısından Hayatın Olağan Akışı Kavramı (Ticaret Hukuku Sempozyumu-2021, s: 541 vd.)
Gürbüz AH, Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin İptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar (Arpaz Matbaacılık Tesisleri, 1984)
Karayalçın Y, Ticaret Hukuku “Ticari Senetler (Kambiyo Senetleri)’’ (4. Baskı, Ankara Üniversitesi Yayınevi, 1970)
Kayar İ, Kıymetli Evrak Hukuku (3. Baskı, Detay Yayıncılık, 2003)
Kınacıoğlu N, Kıymetli Evrak Hukuku (4. Bası, Gazi Büro Kitabevi, 1993)
Öztan F, Kıymetli Evrak Hukuku (17. Bası, Turhan Kitabevi, 2012)
Poroy R ve Tekinalp Ü, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları (19. Bası, İstanbul, Vedat Kitabevi, 2010)
Pulaşlı H, Kıymetli Evrak Hukukun Esasları (3. Bası, Adalet Yayınevi, 2013)
Şimşek E, Hukukta ve Cezada Ticari Senetler (Yonca Matbaası, 1982)
Şimşek E, Ticari Senetler, (Yargıcıoğlu Matbaası, 1969)
Ülgen H, Helvacı M, Kaya A ve Nomer EF, Kıymetli Evrak Hukuku (13. Bası, Vedat Kitabevi, 2021)
Yılmaz AL, Kambiyo Senetlerinde (Çek-Bono-Poliçede) Defiler (2. Baskı, Aristo Yayınevi, 2017)
[1] Yaşar Can Göksoy, Kambiyo Senetlerine Dayalı Menfi Tespit Davalarında İspat Yükü Açısından Hayatın Olağan Akışı Kavramı (Ticaret Hukuku Sempozyumu-2021, 541 vd.)
[2] Mahmut Coşkun, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku (3. Baskı, Seçkin Yayınevi, 2016) 69
[3] Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku (17. Bası, Turhan Kitabevi, 2012) 71 vd.
[4] Gönen Eriş, Kıymetli Evrak (2. Baskı, Seçkin Yayınevi, 2016) 30
[5] Hüseyin Ülgen, Mehmet Helvacı, Arslan Kaya ve Füsun Nomer Ertan, Kıymetli Evrak Hukuku (13. Bası, Vedat Kitabevi, 2021) 32 vd.
[6] Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku ‘’ Ticari Senetler(Kambiyo Senetleri)’’ (4. Baskı, Ankara Üniversitesi Yayınevi, 1970) 55
[7] Mertol Can, Kıymetli Evrak Hukuku(Ders Kitabı) (İmaj, 2012) 52
[8] Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukun Esasları (3. Bası, Adalet Yayınevi, 2013) 36 vd.
[9] Ersin Çamoğlu, Kambiyo Senetlerinde Borçlunun Defileri (Savunmaları) (BATİDER Eylül/2019, S:3, 18 vd.)
[10]Reha Poroy ve Ünal Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları (19. Bası, Vedat Kitabevi, 2010) 29 vd.
[11] Halil Can ve Semih Güner, Kıymetli Evrak Hukuku (Hacetepe Üniversitesi, 1994) 9 vd.
[12] İsmail Kayar, Kıymetli Evrak Hukuku (3. Baskı, Detay Yayıncılık, 2003) 9 vd.
[13] Nurettin Ceylan, Kambiyo Senetlerine Dayalı Olarak Açılan Menfi Tespit Davası (Seçkin Yayınevi, 2022) 35 vd.
[14] Naci Kınacıoğlu, Kıymetli Evrak Hukuku (4. Bası, Gazi Büro Kitabevi, 1993) 105 vd.
[15] Edip Şimşek, Hukukta ve Cezada Ticari Senetler (Yonca Matbaası, 1982) 39
[16] Edip Şimşek, Ticari Senetler (Yargıcıoğlu Matbaası, 1969) 24
[17] Ali Bozer ve Celal Göle, Kıymetli Evrak Hukuku (Banka ve Ticaret Hukuku Enstitüsü, 2020) 65
[18] A. Hulusi Gürbüz, Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin İptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar (Arpaz Matbaacılık Tesisleri, 1984) 16 vd. ; 57 vd.
[19] Erol Ertekin ve İzzet Karataş, Uygulamada Ticari Senetler (Poliçe-Bono-Çek) (3. Bası, Turhan Kitabevi, 1998) s. 7 vd.
[20] Erol Ertekin ve İzzet Karataş, age. 990
[21] A. Lerzan Yılmaz, Kambiyo Senetlerinde (Çek-Bono-Poliçede) Defiler (2. Baskı, Aristo Yayınevi, 2017) 114 vd.
[22] Ali Fuat Çiçekli, Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takipte Menfi Tespit Davasının Nitelikleri (Süleyman Demirel Üniversitesi Huk. Fak. Der. C: XI, S: 2, 2021, 894 vd.)