Bu makale 1967 kez okundu.
I- Yerine getirilmesi (=icrası) kesinleşmesine bağlı olmayan, başka bir deyişle kesinleşmeden takip konusu yapılabilen bir ilam icraya konmuş ve (istinaf) temyiz yoluna başvurulmuş olmasına rağmen “icranın geri bırakılması”na (İİK. mad. 36) ilişkin bir karar getirmemiş olabilir.
İcra takibi devam ederken takip konusu ilamın, Yargıtay’ca -ister ‘temyiz’ ister ‘karar düzeltme’[1] [2] üzerine- bozulması halinde “icra işlemleri” olduğu yerde durur (İİK. mad. 40/I).
Doktrinde de; “İcranın durmasında, takibin dayanağını oluşturan ilamın hukuka aykırılığı konusunda bir şüphe söz konusu olduğu, icranın durması, kanun yolu mahkemesi tarafından kararın kaldırılması veya bozulmasıyla söz konusu olduğundan, bu aşamada henüz yargılamanın sona ermemiş olduğu, kararın, esasa veya usule ilişkin sebeplerle de kaldırılabileceği veya bozulabileceği” ifade edilmiştir.
İflas kararının bozulması halinde de, icra işlemleri olduğu yerde durdurulur.[3]
Yargıtayca b o z u l a n i l a m; “mahkeme kararı” olabileceği gibi “icra kararı” da olabilir (İİK. mad. 366/son).[4]
Yargıtay’ın bozma kararının, daha önce yapılmış olan icra işlemlerine etkisi yoktur. Bu nedenle, borçlunun malları üzerine konan haciz bozma kararıyla kalkmayıp, bozma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.[5] [6] Ancak, bozma nedeniyle icra işlemleri olduğu yerde durduğundan, sonraki işlemlere devam edilmez. Örneğin haczedilen malın satışı yapılamaz.
Hükmün Yargıtay’ca bozulması üzerine, mahkeme “bozma kararına uymaz ve önceki kararında ı s r a r ederse” icra dairesince ne yapılacaktır? Yargıtay “bozma kararından sonra verilen ‘ısrar (direnme) kararı’nın yeni bir hüküm sayılmayacağını, bu nedenle alacaklının bu karara dayanarak yeni bir icra emri çıkaramayacağı gibi eski takibi de yürütemeyeceğini” (yani takibin durmaya devam edeceğini) belirtmiştir. Kanımızca, yüksek mahkemenin bu görüşü İİK. mad. 40/I’ne uygundur… “Israr kararı” ancak, k e s i n l e ş i r s e, takibin alacaklı (davacı) tarafından yürütülebilmesi gerekir. Yoksa, mahkemenin “ısrar kararı”nı, alacaklının icra dairesine sunup, “takibe devam edilmesini” isteyemez. Aksi doğrultudaki bir yorum, İİK. mad. 40/I’in açık buyruğuna aykırı olur. Mahkemenin “ısrar kararı”nı, davalı borçlu temyiz edince, Yargıtay’ca verilecek kararın kesinleşmesine kadar, icra işlemlerinin olduğu yerde durur.[7]
Yüksek mahkeme de,
- “İtirazın iptâline dair ilam bozulduğu taktirde, İİK’nun 40. maddesinin uygulanacağını”,[8]
- “Mahkemece direnme kararı verilmesinin, bozma kararına ilişkin sonuçları ortadan kaldırmayacağını”,[9]
- “Yerel mahkemenin eski kararında direnmesinin, bozulan kararın tekrarından ibaret olup, yeni bir hüküm sayılamayacağını ve bu nedenle İİK. 40 uyarınca duran takibin devamının sağlamayacağını”,[10]
- “İcra takibinin dayanağı iş mahkemesi kararının Yargıtay tarafından alacağın net mi brüt mü olduğu yönünde karar verilmesi için bozulduğu görüldüğünden, bozma ilamı ile takibin duracağı yeni ilamla alacağın niteliğinin belirleneceğini”,[11]
- “Takibe konu ilamın bozulması, bozmadan sonra yeniden karar verilmesi halinde yeni ilama göre hesap yaptırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini”,[12]
- “İhale tarihinden önce, asliye hukuk mahkemesinin itirazın iptaline ilişkin kararının temyizen bozulduğu görüldüğünden, ihaleye konu taşınmazın bu aşamadan sonra satışının mümkün olmadığını”[13]
belirtmiştir.
*
II- Mütalâa konusu olayda,
Alacaklı T… ,
Borçlu ise T.Ö’dir.
Borçlunun, alacaklı şirketin başlattığı icra takibine itiraz etmesi üzerine, ‘açılan itirazın iptali’ davasına ilişkin uyuşmazlıkta,
Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.05.2016 T. ve 427/… s. kararı ile “davanın kısmen kabulüne”;
Yargıtay 11. HD.’nin 23.03.2017 ve 13131/… s. kararı ile yerel mahkeme kararının davalı yararına bozulmasına (ve davalı vekilinin dava konusu cezai şartın tenkisinin gerektiğine ve icra inkar tazminatının tahsiline dair karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediğine),
Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01.11.2018 T. 297/… sayılı kararı ile “kararda direnilmesine”,
YHGK’nun n 09.05.2019 T. 11-129/… s. kararı ile “yerel mahkemece yeni bir hüküm kurulduğundan, temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 11. HD.’ne gönderilmesine”,
Yargıtay 11. HD.’nin 23.03.2021 T. 1116/… K s. kararı ile “davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemiz bozma ilamının kaldırılarak, kararın değişik gerekçe ile bozulmasına ve davanın reddine”,
Bilecik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.09.2021 T. ve 171/… s. kararı ile “kararda direnilmesine”,
YHGK’nun n 09.05.2019 T. 11-129/… s. kararı ile “… direnme uygun olduğundan, Özel Dairece davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının (alacağın ve icra inkâr tazminatının miktarına yönelik) incelenmesi için dosyanın Yargıtay 11. HD.’ne gönderilmesine”
karar verildiği görülmektedir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği gibi, icra takibi devam ederken ‘itirazın iptali davası’na ilişkin ilamın, Yargıtayca bozulması halinde “icra işlemleri” olduğu yerde durur (İİK. mad. 40/I). Somut olayda, itirazın iptali davasının kısmen kabulüne ilişkin ilk yerel mahkeme kararının Yargıtay 11. HD’nce bozulmasından sonra icra takibine devam edilmesi mümkün değildir.
Sonrasında yerel mahkeme kararının direnme kararı vermesi de bu durumu değiştirmez. Yüksek mahkemenin de isabetli olarak belirttiği gibi “direnme kararı verilmesi, bozma kararına ilişkin sonuçları ortadan kaldırmaz.”[14]
‘Direnme kararını onanmasına’ dair YHGK’nun da bu sonucu değiştirdiği kabul edilemez. Çünkü YGHK aynen “…ÖZEL DAİRECE DAVALI VEKİLİNİN DİĞER TEMYİZ İTİRAZLARININ (ALACAĞIN VE İCRA İNKÂR TAZMİNATININ MİKTARINA YÖNELİK) İNCELENMESİ İÇİN DOSYANIN YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE…” şeklinde karar vermiştir.
Direnme kararı ancak (YGHK’nun onama kararı ile) k e s i n l e ş i r s e, takibin alacaklı (davacı) tarafından yürütülebilmesi mümkünken, yerel mahkemenin ‘itirazın iptaline’ ilişkin kararın hatalı olduğunu belirten Yargıtay 11. HD’nin kararından sonra verilen direnme kararı üzerine, YHGK’nun vermiş olduğu karar ile uyuşmazlık kesinleşmediğinden, icra takibinin son YHGK ile devamı da mümkün olmaz.
Bu durumda, alacağın ve icra inkâr tazminatının miktarına ilişkin uyuşmazlık Yargıtay ilgili Dairesi olan 11. Hukuk Dairesi’nce sonuçlandırılmadan icra dairesince infaz edilecek bir itirazın iptali ilamının bulunduğu kabul edilemez.
Borçlu vekilinin de icra dairesine başvurusunda isabetli olarak belirttiği gibi, 11 HD.’nin bozma kararı ile ve YHGK’nun dosyanın Özel Daireye gönderilmesine ilişkin kararından sonra, icra takibine konu edilen alacağın kapak hesabı yapılması dahi mümkün değildir.
*Bu makale Legal Hukuk Dergisinde yayımlanmıştır. (Legal Hukuk Dergisi, Aralık/2023, s: 4705-4709)
(**) İzmir Barosu Avukatlarında (Yaşar Ünv. Huk. Fak. Öğr. Görv.)
[1] Bknz: 12. HD. 9.11.1990 T. 4091/11821 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[2] GÜRDOĞAN, B. Tashihi Karar Müessesesi (Ord. Prof. Dr. Esat Arsebük’ün Anısına Armağan, 1958, s:286 vd.) – BİLGE, N. Medeni Yargılama Hukukunda Karar Düzeltme, 1973, s:172 – BERKİ, Ö. Karar Düzeltme Müessesesi (Dr. Recai Seçkin’e Armağan, 1974, s:182) - TANRIVER, S. İcranın İadesi (Yarg. D. Ekim/1990, s:568 – TANRIVER, S. İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, 1996, s:172 - AKKAYA, T. “5236 ve 5311 Sayılı Kanunlarla Yapılan Değişiklikler Çerçevesinde Yeni Kanun Yolu Sistemine Göre İlâmlı İcrada İcranın İadesi”, MİHDER, C. 4, S. 11, Y. 2008, s. 688
[3] Bknz: İİD. 12.4.2011 T. 2557/6260; 24.3.1972 T. 3440/3376 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[4] Bknz: 12. HD. 21.3.1995 T. 2806/3929; 24.9.1990 T. 9271/8964; 22.2.1990 T. 8496/1618 – 17.4.1985 T. 3486/3669 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[5] POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, 4. Bası, 1982, s: 640 – KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:3, s:2229 - BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:131, dipn. 3 – KARACA, A. İzahlı İcra ve İflas Kanunu, s:260 – AZMİ, S. / İZZET, N. İcra ve İflas Kanunu Şerhi Esasları, s:78
[6] Bknz: 12. HD. 23.11.1999 T. 14089/14790; 11.10.1990 T. 8538/9850; 8.12.1955 T. 6606/6642
[7] Aynı görüşte: TANRIVER, S. agm. s:576 – TANRIVER, S. age. s:181; UYAR, T. İcra Hukukunda İlamlı Takipler, 2. Bası, 1991, s. 524
[8] Bknz: 12. HD. 13.11.1989 T. 4628/13798 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[9] Bknz: 12. HD. 23.11.1999 T. 14089/14790 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[10] Bknz: 8. HD. 20.06.2016 T. 25550/10840; 8. HD. 12.10.2012 T. 7863/9056; 12. HD. 9.3.2004 T. 400/5710 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[11] Bknz: 8. HD. 13.06.2016 T. 23930/10351 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[12] Bknz: 8.HD. 18.04.2016 T. 25051/7067 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[13] Bknz: 12. HD. 05.11.2020 T. 7170/9380 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)
[14] Bknz: 12. HD. 23.11.1999 T. 14089/14790 (www.e-uyar.com E.T. 6.12.2022)