Bu makale 752 kez okundu.
İhtiyati tedbir, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK), “Geçici Hukuki Korumalar” kısmının, “İhtiyati Tedbir” başlıklı bölümünde düzenlenmiştir. İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen HMK m. 389’da hangi durumlarda ihtiyati tedbir kararı verilebileceği açıklanmış olup, düzenleme şu şekildedir:
“(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.”
HMK’dan önce yürürlükte olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) m. 101/4’te “İhtiyati Tedbirler” başlığı altında yer alan, hâkimin “ayrılık veya boşanma davası üzerine Kanunu Medeni mucibince icap eden muvakkat tedbirlerin ittihazına” karar verebileceği düzenlemesi karşısında, boşanma davalarında tartışmasız olarak ihtiyati tedbir kararları verilebiliyordu. HMK’nın yürürlüğe girmesinin ardından bir süre daha boşanma davalarında, olası bir tazminat hakkının teminatı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmeye devam edilmiş, ancak yaklaşık 2015 yılından sonra HMK m. 389/1 hükmünde geçen “uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” ifadesi nedeniyle ihtiyati tedbir talepleri reddedilmeye başlanmıştır. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 21.02.2014 T., 2013/1 E., 2014/1 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemelerince verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğuna karar verildiğinden, 20.07.2016 tarihinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nin (BAM) yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalardaki geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin itirazlara, istinaf kanun yolu ile BAM Hukuk Daireleri bakmaktadır ve BAM tarafından da aynı doğrultuda kararlar verilmeye devam etmiştir.
“…Boşanma ve ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesinde gösterilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir (HMK m. 389/1). Boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa dava konusu olmayan ve eş üzerine kayıtlı bulunan taşınmazlar üzerine tedbir konulamaz. Bu husus nazara alınmadan davalı-karşı davacı erkeğin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 09.09.2019 T., 2019/1503 E., 2019/8395 K.
“…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre, sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir (HMK m. 389/1). Uyuşmazlık konusu olmayan ve davacı-karşı davalı kadın adına kayıtlı bulunan taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru değildir…” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 01.10.2018 T., 2016/22261 E., 2018/10249 K.
“…Boşanma ve ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesinde gösterilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davacı-karşı davalının boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa dava konusu olmayan ve davalı-karşı davacı erkek adına kayıtlı bulunan araç üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru değildir…” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 08.12.2016 T., 2016/22956 E., 2016/15735 K.
Güncel uygulama yukarıda açıkladığımız şekilde olmakla birlikte, HMK’nın yürürlüğe girdiği tarih ile boşanma davalarında ihtiyati tedbir taleplerinin reddedilmeye başlandığı tarih arasında bir süre, mal varlığı üzerine tedbir kararları HMK’ya dayanılarak değil, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 169’a dayanılarak verilmiştir. Aşağıda ayrıntılı olarak açıkladığımız (Bkz. Soru 3) “Geçici Önlemler” başlıklı TMK m. 169 düzenlemesi şu şekildedir:
“Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.”
HMK’nın yürürlüğe girmesinin ardından, boşanma davalarında ihtiyati tedbir taleplerinin reddedilmeye başlandığı tarihe kadar olan aralıkta verilen bazı Yargıtay kararlarında, TMK m. 169 gereğince mal varlığı üzerine uygulanan bu tedbirler de “ihtiyati tedbir” olarak nitelendirilmiş ve bu madde kapsamında malvarlıkları üzerine tedbir konmuştur.
"... Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece ihtiyati tedbir kararlarının Türk Medeni Kanunun 169. maddesine dayanılarak konulduğunun ve boşanma kararının kesinleşmesiyle kendiliğinden kalkacağının tabii bulunmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA..." Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 01.12.2014 T., 2014/13717 E., 2014/24339 K.
"...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle 11.12.2013 tarihli tensip kararında, davalı-davacı erkek adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulan tedbir kararının Türk Medeni Kanununun 169. maddesi kapsamında verildiğinin ve boşanma kararının kesinleşmesi tarihinde kendiliğinden sona erdiğinin tabii bulunmasına göre, davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir..." Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 03.11.2015 T., 2015/3212
Kanaatimizce, HMK m. 389’da açıkça “uyuşmazlık konusu hakkında” ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin belirtilmesi ve boşanma davalarında üzerine tedbir konabilecek mal varlıklarının “uyuşmazlık konusu” olmaması karşısında, boşanma davalarında HMK uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.[1] Kaldı ki, para alacakları için özel ve istisnai durumlar dışında başvurulması gereken asıl geçici hukuki koruma, ihtiyati tedbir değil ihtiyati hacizdir.[2] (Bkz. Soru 2) O sebeple, boşanma davalarında hükmedilen tazminat ve nafakaların da para alacağı olduğu göz önünde tutulduğunda, boşanma davalarında HMK’ya dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmemesi gerekir.[3] Ancak, istisnai olarak, maddi tazminatın ayın olarak talep edildiği durumlarda, diğer şartların da mevcut olması kaydıyla ihtiyati tedbire hükmedilmesi mümkün olabilir.[4]
Ancak, boşanma davalarında mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle eşler, ileride hak kaybına uğramamak için boşanmanın kesinleşmesi ile görülmeye başlanacak mal rejimi davalarını boşanma davaları ile aynı anda açmakta, mal rejimi davası aracılığı ile konulacak tedbirlerle yıllar sonra elde edebileceği alacağını garanti altına almaya çalışmakta ve bu husus yargının iş yükünü gereksiz yere artırmaktadır.
TMK m. 169’da sayılan önlemler sınırlı sayıda olmayıp, hâkimin somut olayın özelliğine göre uygun göreceği diğer önlemleri de alma yetkisi olduğu sabittir.[5] TMK m. 169, boşanma davalarında alınabilecek geçici önlemlere ilişkin olarak, hâkimin eşlerin mallarının yönetimine ilişkin geçici önlemleri resen alacağını da düzenlemektedir. Ancak, TMK m. 169’da yer alan önlemler açıkça “dava süresince gerekli olan” durumlar içindir.
Bu durumda, boşanma ile birlikte hüküm altına alınması istenen ve konusu paranın ödenmesi olan taleplerin güvence altına alınmasında açık bir kanun boşluğu, bir kural eksikliği bulunmaktadır.[6]
Boşanma davalarında TMK m. 169 uyarınca, eşlerin malvarlıkları üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına karar verilmesi mümkündür.[7] (Bkz. Soru 7) Bunun yanında, doktrinde, iştirak nafakası bakımından müstakbel borçlunun, TMK m. 334’ten faydalanılarak ayni teminat vermeye zorlanabileceği de savunulmaktadır.[8] Bunlar dışında, boşanma davasında yer alan maddi taleplerin güvence altına alınmasını sağlayacak bir mekanizma eksikliğinin ivedilikle doldurulması gerekmektedir. Nitekim, mevcut düzenlemeler ışığında hem eşlerin boşanma davalarındaki alacaklarını teminat altına alabilecek hem de uygulamada mal rejimi davalarının boşanma davaları ile aynı anda açılmasıyla yargının üzerinde oluşan gereksiz iş yükünü hafifletebilecek bir güvence bulunmamaktadır.
Ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi boşanma davalarında genel uygulama, mal varlığı üzerine tedbir taleplerinin reddedilmesi yönündedir.
Daha fazla bilgi için Soru Cevaplarla Boşanma Davaları kitabını edinebilirsiniz.
Kitabı incelemek için hemen tıklayın!
[1]Boşanma davasında TMK m. 169 uyarınca alınan geçici önlemlerin ihtiyati tedbir niteliğinde olmadığı yönünde bkz. Erişir, E., “İhtiyati Tedbir Türleri”, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, İzmir, 2010, s. 241, 242, Gençcan, Ö.U., Boşanma Davaları Bakımından Medeni Usul Hukuku, 4. Baskı, Ankara, 2021, (Kısaltma: Usul), s. 1323, Boşanma davalarında TMK m. 169 dışında ihtiyati tedbire de başvurulabileceği yönünde bkz. Gençcan, Usul, s. 1321-1331, TMK m. 169’da düzenlenen geçici tedbirlerin, HMK m. 389 ve devamında hükme bağlanmış olan, Aile Hukuku’na özgü özel bir ihtiyati tedbir hükmü olduğu yönünde bkz. Kılıçoğlu, A. M., Aile Hukuku, 6. Baskı, Ankara, 2022, s. 119
[2] Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M., Medeni Usul Hukuku, 10. Bası, İstanbul, 2022, s. 584, 602, Arslan, R./Yılmaz, E./Taşpınar Ayvaz, S./Hanağası, E., İcra ve İflas Hukuku, 8. Baskı, Ankara, 2022, (Kısaltma: İcra İflas), s. 547, 548, Erişir E., “Boşanma Davasında Malvarlığına Yönelik Geçici Hukuki Koruma”, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği’nin 50. Kuruluş Yıldönümü Sempozyum Kitabı, Aile Hukukunda Güncel Sorunlar, İstanbul, 2019, (Kısaltma: Aile), s. 25, 26
[3] Benzer yönde bkz. Karamercan, F., “Boşanma Davası İçerisinde Talep Edilen Tazminatlar İçin İhtiyatî Hacze Başvurulması”, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt:92, Sayı:2018/1, s. 178-215
[4] Budun, M., “TMK m. 174 uyarınca Açılan Tazminat Davalarında İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Talebi”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:14, Sayı:181-182, s. 1802, 1803
[5] Egger, A., İsviçre Medeni Kanun Şerhi, Aile Hukuku, Cilt: 2, Kısım:1, Evlenme Hukuku, 1943, İstanbul, s. 203, Schwarz, A. B., Aile Hukuku I, İstanbul, 1942, s. 167, 168, Velidedeoğlu, H. V., Türk Medeni Hukuku, Cilt:II, Aile Hukuku, 5. Bası, İstanbul, 1965, s. 247, Feyzioğlu, F. N., Aile Hukuku, 2. Bası, İstanbul, 1979, s. 409, Tekinay, S. S., Türk Aile Hukuku, 7. Baskı, İstanbul, 1990, s. 253, Köprülü, B./Kaneti, S., Aile Hukuku, 2. Bası, İstanbul, 1989, s. 186, 188, Öztan, B., Aile Hukuku, 4. Bası, Ankara, 2000, s. 344, 354, Akıntürk, T./ Ateş, D., Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku Cilt:II, 23. Bası, İstanbul, 2021, s. 283, 286, Dural, M./Öğüz, T./Gümüş, M. A., Türk Özel Hukuku, Cilt:III, Aile Hukuku, 16. Bası, İstanbul, 2022, s. 135, Tutumlu, M. A., Teorik ve Pratik Boşanma Yargılaması Hukuku Cilt:I-II, 2. Baskı, Ankara, 2009, s. 1162,1163, Gençcan, Ö.U., Boşanma Hukuku, 11. Baskı, Ankara, 2022, s. 1185
[6] Erişir, Aile, s. 61 (Yazar, aynı zamanda bu boşluğun TBK m. 171/2’nin kıyasen uygulanması suretiyle doldurulabileceğini, bundan faydalanılarak İİK m. 257’nin kıyasen uygulanabileceğini ancak TMK m. 169’a ihtiyati haciz kararı verilebileceğinin eklenmesi gerektiğini ifade etmektedir.)
[7] Bkz. Akıntürk/Ateş, s. 286, Kılıçoğlu, s. 120, Tutumlu, s. 1163
[8] Erişir, Aile, s. 44,45