Menu

Arama Yapın

MARKA VE PATENT VEKİLLİĞİ SINAVINA HAZIRLIK EĞİTİMLERİNİ İNCELE!

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 4,42 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

Sosyal Hakların Yargısallaştırılması

350,00 TL
140,00 TL

Bu kitap 1583 kez incelendi; 12 adet satıldı.

Kategoriler: Anayasa Hukuku, Bütün Hukuk Kitapları, Tez Serisi

Neden “yeniden” sosyal haklar? Sosyal haklar nasıl yeniden gündeme geldi ve bu “yoksul”, “ikinci sınıf” olarak görülen haklar nasıl ve neden bu kadar önem kazandı? Neden aslında şimdi tam da sosyal hak kavramını ve yeni bir anlayışı derinlemesine analiz etmeye küresel dünyamızın ve hepimizin bu kadar ihtiyacı var?

21. yüzyıl ile birlikte, küreselleşme olgusu tüm dünyada oldukça hızlı ve köklü dönüşümlere yol açmış; üretim ve düşünce biçimleri değişmiştir. Postmodernizm, gelişen teknoloji, yeni ve esnek üretim biçimleri bütün bu değişim ve dönüşümün temel yapı taşları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu değişim rüzgarları ekonomi ve hukuk sistemlerine de yansımıştır. Ne yazık ki, sosyal haklar, bu süreçte en çok ihmal edilen, ikincilleştirilen, hatta yok sayılan hak kategorizasyonu içerisinde yer almıştır. “Ekonomik gelişme” uğruna insani kalkınma göz ardı edilmiş; kayıt dışı ve esnek, güvencesiz çalışma ile birlikte gittikçe artan yoksulluk ve işsizlik, eşitliğin salt şekli bir boyuta da indirgenmesi ile de birlikte, sosyal dışlanma ve çok boyutlu insan hakkı ihlallerine de sebep olmuştur.

Küreselleşme olgusunun insan hakları ayağı bağlamında ise, sosyal hakların yaşama geçirilmesi adına gittikçe artan uluslararası yardım ve işbirliği ile “küresel sosyal haklar” anlayışına duyulan ihtiyaç ortaya çıkmış, insan haklarının bütünselliği ilkesinin ve ekonomide, sosyal politikalarda ihmal edilen “insani kalkınma” kavramının önem kazanması söz konusu olmuştur. Yine küreselleşme dalgası ve sosyo-ekonomik yapıda meydana gelen değişiklik ile beliren “yeni yoksulluk” ve “sosyal dışlanma” kavramları, bu kavramlara yönelik yeni hak taleplerini ve yeni bir “sosyal devlet” ve “sosyal haklar” anlayışı tartışmalarını gündeme getirmiş; sosyal hakların ulusal ve uluslararası korunması, geliştirilmesi ayrı bir önem kazanmıştır.

Özellikle de derin sosyo-ekonomik uçurumların bulunduğu, gelişmekte olan Türkiye gibi toplumlarda eşitlik ilkesi doğrultusunda sosyal içerme amacına hizmet eden “hak” temelli bir sosyal devlet ve sosyal haklar anlayışının yakalanması yaşamsaldır. 2014 yılında 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma faciası, yine yakın zamanda meydana gelen Bartın’daki maden faciası, hemen her gün gazetelerde çıkan tersane işçilerinin ölüm haberleri, kot kumlama işçilerinin maruz kaldığı silikozis hastalığı, çevre alanında yürütülen mücadeleler, Covid-19 pandemisi ve onunla beraber yaşanan derin ekonomik kriz de sosyal hakların önemini, hakların bölünmezliğini ve sosyal haklar olmadan medeni ve siyasi hakların da yaşama geçirilemeyeceğini ortaya koymaktadır.

Bütün bu olumsuz tablo içerisinde, insanı “araçsallaştırılmaktan” çıkaracak, insan onuruna yakışır bir yaşam standardını güvence altına alacak olan sosyal haklara şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Sosyal hakların gerçekleştirilebilmesi için yargısallaştırılabilmesi gerekmektedir. Elbette yargı tek başına bu hakların yaşama geçirilmesini sağlayacak tek yol değildir, ancak sosyal hakların gerçekten “hak” niteliğinde görülebilmeleri açısından “vazgeçilmez” bir yoldur.

Akademisyen

Dr. Öğr. Üyesi M. Gözde ATASAYAN

  • Eğitim Sayısı 0
  • E-Kitap Sayısı 1
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 0
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 0

Eğitmen Hakkında

2009 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini birincilikle bitiren Müzeyyen Gözde Atasayan, aynı yıl Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kamu Hukuku Yüksek Lisans çalışmalarını yürütmüş ve 2011 yılında “Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlamıştır. Aynı yıl, Kadir Has Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlayan M. Gözde Atasayan, bir yandan da yine Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kamu Hukuku Doktora çalışmalarına devam etmiştir. 2019 yılında “Sosyal Hakların Yargısallaştırılması” başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır. 2020 yılından bu yana Piri Reis Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı’nda Dr. Öğretim Üyesi ve Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır. Yazarın bilimsel ve güncel dergilerde Anayasa Hukuku ve İnsan Hakları Hukukuna yönelik çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

Sosyal Medya


2009 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini birincilikle bitiren Müzeyyen Gözde Atasayan, aynı yıl Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kamu Hukuku Yüksek Lisans çalışmalarını yürütmüş ve 2011 yılında “Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlamıştır. Aynı yıl, Kadir Has Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlayan M. Gözde Atasayan, bir yandan da yine Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kamu Hukuku Doktora çalışmalarına devam etmiştir. 2019 yılında “Sosyal Hakların Yargısallaştırılması” başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır. 2020 yılından bu yana Piri Reis Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı’nda Dr. Öğretim Üyesi ve Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır. Yazarın bilimsel ve güncel dergilerde Anayasa Hukuku ve İnsan Hakları Hukukuna yönelik çok sayıda makalesi bulunmaktadır.


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…