Menu

Arama Yapın

MARKA VE PATENT VEKİLLİĞİ SINAVINA HAZIRLIK EĞİTİMLERİNİ İNCELE!

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 0,32 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

Yarı Robot - Yarı İnsan: Cyborg ve Hukuki Statüsü

  • Yayınevi: Aristo Yayınevi
  • Yazar: Doç. Dr. Sera REYHANİ YÜKSEL
  • Sayfa Sayısı: 44
  • Yayın Tarihi: 05.09.2020
  • Baskı: 1
  • Tür: E-kitap
  • Basılı Olsaydı Fiyatı: 40,00
40,00 TL
16,00 TL

Bu kitap 3200 kez incelendi; 188 adet satıldı.

Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Medeni Hukuk, Tüketici Hukuku

Günümüzde geliştirilen ve insana benzeyen robot çalışmalarının ilk adımını atan Nicola Tesla[1], robotların savaştan çok öte alanlarda, insanlığın yararına hizmet edebileceğine inanmaktaydı. Çalışmalarını Prude Üniversitesi profesörü B.F. Meissner’a şu cümlelerle anlatmaktaydı: “Tüm sahayı geniş bir açıyla idrak etmeye çalışıyor, kendimi uzaktan kumanda edilebilen mekanizmalarla sınırlamıyor, kendi zekâsına sahip olacak makineler üzerinde de çalışıyordum. Çalışmalarımda ulaştığım noktaya baktığımda kendi zekâsına sahip ve uzaktaki hiçbir iradeye tabi olmayan robotlar geliştirebileceğim zamanların uzak olmadığını düşünüyordum. Bu çalışmanın sonuçları ne tür pratik olanaklar sağlarsa sağlasın, mekanikte yeni bir çağın açılacağına inanıyordum.[2]

Her şeyin robotlar tarafından yerine getirildiği bir dünyaya ne kadar yakınız sorusu bizi kendimize getirmeli. Robot devrimi göstere göstere geldiği için bu sefer daha akıllı olup önlem alıp geleceği istediğimiz gibi şekillendirme inisiyatifimizi kullanmalıyız[3].

İnsanoğlu kendini farklı teknolojilere adapte edip ‘işe yarar’ kılmayı başarsa da günümüzde, geçmişten farklı olarak hem fiziksel hem de zekâ olarak insandan üstün teknolojiler geliştiriliyor. Yapay zekanın daha sofistike bir hale gelmesinin büyük ölçekli işsizliğe yol açacağı ve robotların insanlardan daha iyi yapamayacağı işlerin sayısının giderek azalacağı konusunda insanları uyaran Elon Musk’ın bu soruna çözümü insanların da artık robotlaşması gerektiği şeklindedir. İnsanoğlunun ekonomiye değer katabilmesi için yeteneklerini geliştirmesi gerektiğini belirten Musk, biyolojik zekâ ile makine zekâsının birleşmesi; yani insanların kendilerine ‘robot’ parçaları ekleyerek yarı robot-yarı insan bir ‘cyborg’ haline gelmesi gerektiğini ifade etmektedir. Musk’a göre, insanoğlunun bunu gerçekleştirememesi halinde robotların yanında bir ‘ev kedisine’ dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır[4]. Elon Musk, kendisiyle yapılan bir röportajda, "Korteksiniz ve sizin kendi dijital uzantınız arasındaki nöral linki geliştirerek yapay zekâ ile etkin bir şekilde birleştirebilirsek bu durumda etkin bir şekilde yapay zekâ-insan sembiyotu haline gelirsiniz. Ve bu geniş bir alana yayılırsa ve bunu isteyen herhangi biri elde edebilirse, bu durumda kontrol sorununu da çözmüş oluruz. Bazen kötü diktatör olabilen yapay zekâ konusunda endişelenmemiz de gerekmez çünkü bizler topluca yapay zekâ oluruz. Bu ise düşünebildiğim en iyi sonuç gibi görünmektedir."[5]

Yapay zekâdan korktuğunu ifade eden Bill Gates de kaygısını şu sözlerle dile getirmiştir: “Süper zekâ konusunda çok kaygılıyım. Önce makineler birçok alanda işimizi görecekler ama bu aşamada süper zekâ seviyesinde olmayacaklar. Bunu iyi yönetirsek olumlu sonuçlar alırız. Ancak birkaç on yıl sonra makineler bize kaygı verecek kadar zeki olacaklar. Bu konuda Elon Musk’la diğerlerine katılıyorum ve insanların bundan neden kaygı duymadığını anlamıyorum”[6]. Einstein’dan sonra gelen en büyük fizikçilerden biri olarak kabul edilen Stephen Hawking, “Yapay zekânın ilkel türlerinin son derece yararlı olduğunu çoktan gördük. Ancak tam kapsamlı bir yapay zekânın geliştirilmesi insanlığın sonu olabilir. İnsanlar yapay zekâyı geliştirdikten sonra bu tür bir zekâ kendi yolunu çizerek kendini yeniden tasarlayabilir ve sürekli artan bir hızda gelişebilir”[7]. Şu halde korkulan yapay zekâya karşılık insanın kendisini yeniden var etmesi gerektiği söylenebilir.

İnsanların kendilerini dönüştürerek yarı makine-yarı robot haline gelmeleri, yani birer cyborg olmaları şu an dünyanın en çok tartıştığı, fütüristik etik sorunu olarak görülüyor. Ancak yaşadığımız teknolojik gelişmeler, insanoğlunun bu soruna bir an önce cevap bulması gerektiğini ortaya koyuyor. Teknoloji geliştikçe insan ve makinenin daha da yakın karışımları şekillenir. Karnımız acıkır, Yelp iyi restoranlar önerir ve içlerinden birini seçeriz, GPS yolu tarif eder, otomobili sürerken otomobilin elektroniği düşük seviyede kontrol uygular, tüm bunlar daha şimdiden hepimizin cyborg olduğunu gösterebilir[8]

Dünyanın en zeki insanlarından biri kabul edilen Dr. Michio Kaku’nun 300’den fazla bilim adamıyla konuşarak öngörüde bulunduğu fütüristik tahminleri oldukça dikkat çekici olduğu için esas konuya dönmeden önce bizi bekleyen geleceği Dr. Kaku’dan öğrenebiliriz: “Önümüzdeki 100 yıla iletişim teknolojileriyle beraber biyoteknoloji, nanoteknoloji ve yapay zekâ damgasını vuracak. 2020’li yıllarda maliyeti kuruşlarla konuşulacak çipler artık her yerde olacak ve bu da bilgisayarlar ve internetin görünmez olmasını sağlayacak. Bugün nasıl elektriğin varlığını sorgulamıyorsak yakında bilgisayarların varlığını da fark etmeyeceğiz. Yakın gelecekte her şey mobilleşecek ve bulut teknoloji üzerinden sağlanacak. Gelecekte etrafta hiç bilgisayar görmeyeceksiniz. Hatta bilgisayar sözcüğü literatürden dahi silinecek. Trafik kazası kavramı dasözlükten silinecek, milyonlarca dolarlık zarar sona erecek. 2020’de pek çok kişi sürücüsüz otomobil sahibi olacak. Dijital bir ekrana sahip olan otomobilinizden bir bakışta evinizde çocuğunuzu izleyebileceksiniz. Yoldayken olası sağlık riski durumunda size ilk müdahaleyi arabanız yapacak. Arabanız doktorunuz olacak. Yabancı dil sorunu ortadan kalkacak. Kontak lenslerimiz karşımızdaki yabancının söylediklerini anında tercüme edecek. Karşılaştığınız insanların kim olduğunu söyleyen ve sizin için anlık çeviri yapan gözlüklere hazır olun. Tıpta devrim olacak. Nanoteknoji, kanserde kemoterapinin yerini alacak. Hedefe yönelen akıllı ilaçlar kanserli hücreleri yok edecek. Akıllı tuvaletlerimizde yer alacak DNA çipleri, kanseri yıllar öncesinden tespit edebilecek. Laboratuvarda üretilen organlar insanlara nakledilecek. Gelecekte oturma odanızın dört duvarı dijital ekranlarla kaplı olacak. Bir yeriniz ağrıdığında duvar kâğıdınızın önüne geçip robot doktora muayene olabileceksiniz. Felçli insanlar, yapmak istedikleri birçok şeyi sadece düşünce gücüyle yapabilecek. Dijitalleşen ilk endüstri müzik oldu, onu medya izledi. Çok yakında eğitim, tıp ve ulaşım da dijitalleşecek. Alışveriş de dijitalleşecek ve internetten alışveriş yaparken 3 boyutlu olarak vücut ölçülerinizi bulutta sakladığınızdan aldığınız her şey üzerinize olacak. Gelecekte internet ağı yerini beyin ağına bırakacak. Anılar ve duygular internette yer alacak, rüyaları kaydedip izleyebileceğiz. Bir düğmeye basıp rüyanızı izleyebileceksiniz. Herhangi bir şeye dokunmayacağız, sadece göreceğiz ve gerçekleşecekler. Televizyondaki kanalları zihin gücüyle değiştireceğiz, internete telepatik olarak gireceğiz ve iş arkadaşlarımıza fiziksel klavyede yazarak değil de sadece düşünerek e-posta göndereceğiz. Gelecekte sanatçılar, komedyenler, tasarımcılar ve tüm yaratıcı meslekler çok önemli hale gelecek; çünkü kalan her şeyi robotlar yapacak. Her devrimde kazananlar olduğu gibi kaybedenler de vardır. Bu devrimin kaybedenleri “aracılar” olacak”[9] .

 

[1]      https://www.enerjibes.com/nikola-tesla/ (Erişim Tarihi: 23.09.2018).

[2]      CHENEY, Margaret, Zamanın Ötesindeki Deha TESLA, İstanbul 2015, (Çeviren: Okhan Gündüz/Ertuğrul Memed Koç), s. 130.

[3]      TARHAN, Ufuk, T-İnsan, İstanbul 2017, s. 140-141.

[4]      https://www.aksam.com.tr/teknoloji/gelecek-nesiller-cyborg-olacak/haber-597816 (Erişim Tarihi: 20.09.2018).

  1.       STRANGE, Adario, “Elon Musk says the future of AI is in linking it to our brains”, https://mashable.com/2016/09/17/elon-musk-ai-brain-interface/#p8KbHITezSqC (Erişim Tarihi: 29.09.2018).

[6]      AYDIN, İsmail Hakkı/DEĞİRMENCİ, Can Hikmet, Yapay Zekâ, İstanbul 2018, s. 39-40.

[7]      AYDIN/DEĞİRMENCİ, s. 41-42.

[8]      DOMINGOS, Pedro, Master Algoritma, Yapay Öğrenme Hayatımızı Nasıl Değiştirecek?, İstanbul 2017, (Çeviren: Tufan Göbekçin), s. 348.

[9]      Konu hakkında bkz. AYDIN/DEĞİRMENCİ, s. 133 vd.

Akademisyen

Doç. Dr. Sera REYHANİ YÜKSEL

  • Eğitim Sayısı 46
  • E-Kitap Sayısı 28
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 4298
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 30979

Eğitmen Hakkında

Doç. Dr. Sera Reyhani Yüksel lisans derecesini 2007 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, yüksek lisans derecesini 2009 yılında Marmara Üniversitesinde kamu hukuku alanında aldıktan sonra, doktora derecesini 2013 yılında yine Marmara Üniversitesi’nde özel hukuk alanında almıştır. 2014 yılından 2022 yılı Mart ayına kadar Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmış ve çok sayıda lisans ve yüksek lisans dersleri vermiştir. 2022 yılı Mart ayından itibaren ise Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Sosyal Medya


Doç. Dr. Sera Reyhani Yüksel lisans derecesini 2007 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, yüksek lisans derecesini 2009 yılında Marmara Üniversitesinde kamu hukuku alanında aldıktan sonra, doktora derecesini 2013 yılında yine Marmara Üniversitesi’nde özel hukuk alanında almıştır. 2014 yılından 2022 yılı Mart ayına kadar Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmış ve çok sayıda lisans ve yüksek lisans dersleri vermiştir. 2022 yılı Mart ayından itibaren ise Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir.


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…