Menu

Arama Yapın

MARKA VE PATENT VEKİLLİĞİ SINAVINA HAZIRLIK EĞİTİMLERİNİ İNCELE!

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 0,25 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

Taşıyıcı Annelik Kurumuna Müsaade Edilerek Düzenlenmesine İlişkin Düşünceler

  • Yayınevi: Aristo Yayınevi
  • Yazar: Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan HAKERİ
  • Sayfa Sayısı: 35
  • Yayın Tarihi: 03.10.2020
  • Baskı: 1
  • Tür: E-kitap
  • Basılı Olsaydı Fiyatı: 35,00
35,00 TL
14,00 TL

Bu kitap 2225 kez incelendi; 133 adet satıldı.

Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Sağlık ve Tıp Hukuku

1988 yılında Linda Kirkman, kız kardeşi Maggie’nin kızı Alice’i dünyaya getirdi. Alice’in taşıyıcı annelik suretiyle doğumu, Avustralya’da bu yöntemle gerçekleştirilen ilk ve dünyadaki ikinci doğumdu. O tarihten beri bu yöntem, siyasi, etik ve hukuki birçok tartışmaya neden olmuştur[1].

Belirli bir ücret karşılığında yapıldığında “kiralık anne”, ücretsiz olarak yapılmışsa “ödünç anne” olarak da adlandırılan[2] taşıyıcı annelik, çocuğunu rahminde taşıması açısından tıbbi sorunlar yaşayan bir kadının, çocuğu taşıması için döllenmiş embriyosunu, bir başka kadına aktarması ve hamileliğin bu anne tarafından yaşanmasıdır.

Taşıyıcı anneliğe başvurulmasının nedenleri arasında, kadının kısır olması, bedensel yapısının doğuma elverişli olmaması, genetik bir rahatsızlığının olması, evli olmayan erkeklerin veya eşcinsellerin başka imkânlarının olmaması sayılabilir[3].

Taşıyıcı anneliğin klasik yönteminde, kadın yumurta üretebilmekle beraber, hamile kalması tıbben sakıncalıdır. Buna karşılık, anne ve babanın ikisinin de üreme yeteneğinin bulunmaması ve kadının gebe kalmasının sakıncalı olduğu hallerde, üçüncü kişilerin yumurta ve spermleri döllenerek, yine bir üçüncü kadına aktarılması ile kadının üreme ve çocuğu taşıma yeteneğinin bulunmadığı hallerde, kocanın spermlerinin taşıyıcı anneye aşılanması yöntemi de bulunmaktadır[4]. Belirtilen son iki yöntemde üçüncü kişilerin üreme hücreleri kullanılırken, klasik yöntemde, anne ve babanın üreme hücreleri kullanılmaktadır. Bu nedenle, ben aşağıda ilk yönteme göre bir değerlendirme yapacağım. Diğer yöntemlerin uygulanması durumunda, ayrıca genetik ebeveyn konusunda da hukuki sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Taşıyıcı annelik anlaşmaları uyarınca taşıyıcı annenin çocuğu çocuk sahibi olmak isteyen çifte teslimi iki şekilde gerçekleşebilmektedir. İlk olarak, taşıyıcı anne doğumdan sonra çocuğu çifte teslim eder ve böylece çocuk çiftin nüfusuna kaydedilir. İkincil olarak ise, çocuk doğduktan sonra taşıyıcı annenin nüfusuna kaydedilir ve çocuğu isteyen çifte evlat edinme yoluyla çocuk verilir[5].

 

[1]      WHITE/McDONALD/WILLMOTT, 466.

[2]      ŞİMŞEK, 4.

[3]      EROL, 61.

[4]      AYTAÇ, 4.

[5]      TURGUT, 107.

Akademisyen

Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan HAKERİ

  • Eğitim Sayısı 16
  • E-Kitap Sayısı 14
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 762
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 32695

Eğitmen Hakkında

İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu. Almanya'nın Köln Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. Dicle ve Selçuk Üniversitelerinde görev yaptıktan sonra Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi ve bilahare İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığına atandı. Buradan emekli oldu. Ceza hukuku, ceza muhakemesi ve tıp hukuku alanlarında toplam baskısı 100 ü bulan kitabı ve çok sayıda makalesi vardır. Türkiye'nin ilk tıp hukuku yüksek lisans ve doktora programlarını kurmuş olup, Türkiye'nin ilk Tıp Hukuku Dergisi'nin de editörlüğünü yürütmektedir. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen ve bu sene onbeşincisi planlanan Türk Alman Tıp Hukuku Sempozyumlarının ve iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Tıp Hukuku Kongresinin eşbaşkanlığını yürütmektedir. İstanbul'da ceza ve tıp hukuku alanlarında avukatlık yapmaktadır.

Sosyal Medya


İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu. Almanya'nın Köln Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. Dicle ve Selçuk Üniversitelerinde görev yaptıktan sonra Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi ve bilahare İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığına atandı. Buradan emekli oldu. Ceza hukuku, ceza muhakemesi ve tıp hukuku alanlarında toplam baskısı 100 ü bulan kitabı ve çok sayıda makalesi vardır. Türkiye'nin ilk tıp hukuku yüksek lisans ve doktora programlarını kurmuş olup, Türkiye'nin ilk Tıp Hukuku Dergisi'nin de editörlüğünü yürütmektedir. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen ve bu sene onbeşincisi planlanan Türk Alman Tıp Hukuku Sempozyumlarının ve iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Tıp Hukuku Kongresinin eşbaşkanlığını yürütmektedir. İstanbul'da ceza ve tıp hukuku alanlarında avukatlık yapmaktadır.


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…